child porn bonusu veren HD siteler milf bonusu siteleri deneme Free Sex Bonusu Veren HD Siteler

Ekonomi dünyası: ‘Gelir uçurumu büyürken, acilen zenginden daha çok vergi’

Türk Lirası yine hızla erimeye başladı. Merkez Bankası kur artışını kontrol altına almakta zorlanıyor. Seçim öncesinde faiz artışı yerine bankaları çeşitli yöntemlerle idare ederek lirayı kontrol etmeye çalışıyor. Dövizde fiyatların seçimden sonra yükseleceği beklentisiyle, şimdiden talep artışı başladı. Hem dövizin alım-satım arasındaki fark hem de bankalararası piyasa ile serbest piyasa arasındaki fiyatlar açılıyor. Bankacılar, fiziki talebin patlayabileceği uyarısı yapıyor.

Dolar son bir ayda (9 Mart itibarıyla) lira karşısında yüzde 3.7, son 3 ayda yüzde 9.9 değer kazandı. Euro ise daha hızlı gidiyor, lira karşısında yüzde 5.4, 3 ayda ise yüzde 11.5 değer kazandı.

Kurların ve enflasyonun durdurulamamasının tek nedeni, 2021’de ekonomi kurallarına aykırı şekilde düşürülen faizlerdir. Şimdi faizler yükselse de kur tırmanıyor, fiyatlar artıyor.

Uzmanların dediği gibi, “yüzde 0.69 faizle alınan evlerin, yüzde 0 faizle dağıtılan 10.000 TL’lerin, yüzde 0.89’dan verilen ihtiyaç kredilerinin maksadı dışında kullanılması (döviz ve türevlerine yatırılması) sebebiyle oluşan enflasyonun bedelini hep beraber ödüyoruz.”

ZENGİN-YOKSUL UÇURUMU SON 10 YILIN EN YÜKSEĞİNE ÇIKTI

İnanılmaz hızla artan bir gelir adaletsizliği, gittikçe büyüyen zengin-yoksul uçurumu ile karşı karşıyayız. Hem dünyada ve tabii ki ülkemizde de…

TÜİK’in Ocak sonunda yayımladığı 2022 yılı verilerini yansıtan 2023 Gelir Dağılımı İstatistikleri de, gelir dağılımında adaletsizliğin daha da arttığını ortaya koyuyor. En zengin yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1.8 puan artarak yüzde 49.8’e çıktı. Bu oran son 10 yılın en yükseği… 2013’te yüzde 45.9 olmuştu, tam 4 puan fark var. En zengin yüzde 20, 2019’a oranla (pandemi öncesi) pastadan aldığı payı 3.5 puan artırdı.

En yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise 0.1 puan azalarak yüzde 5.9 oldu. Sadece en yoksul yüzde 20 değil, bütün orta gelir grupları inişte… 2022 yılında ikinci, üçüncü ve dördüncü yüzde 20’lik grubun milli gelir pastasından aldığı pay 2019’a göre birer puan azaldı.

En yaygın gelir adaletsizliği ölçütlerinden birisi olan Gini katsayısı da son 10 yıldaki en yüksek değer olan 0.433’e çıkarken, bütün diğer gelir adaletsizliği göstergeleri de 10 yılın en yükseğine çıktı.

GELİR ADALETSİZLİĞİ AVRUPA ÜLKELERİNİN İKİ KATI…

Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, TÜİK’in hesaplamadığı ancak dünyada yakın izlenen kriterlerden biri olan Palma oranına dikkat çekiyor. En yüksek gelirli yüzde 10’un payının, en düşük gelirli yüzde 40’a bölünmesiyle bulunan bu oranın Türkiye’de yüzde 2’yi aştığını ve giderek daha da yükseldiğini vurguluyor. Palma oranında en yüksek yüzde 10’un gelirinin yaklaşık olarak en düşük yüzde 40’a eşit olması dengeli bir dağılım olarak kabul ediliyor.

Prof. Dr. Kozanoğlu, Birgün gazetesinde, “Bu oran görece eşitlikçi Belçika, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, İzlanda, Norveç, Danimarka gibi ülkelerde 1’in altında, 0,8-0,9 aralığındadır. Ne yazık ki Türkiye’de Palma oranı 2’yi aşmıştır ve daha da yükselmektedir. 2022 araştırması verilerinden, en yüksek yüzde 10’un gelirin yüzde 33.1’ini, en düşük yüzde 40’ın ise yüzde 16.4’ünü aldığını, dolayısıyla Palma oranının 2.02 civarında seyrettiğini hesaplayabiliyoruz. Halbuki 2023’te en yüksek gelirli yüzde 10’un payı yüzde 35’e yükselirken, en düşük gelirli yüzde 40’ın payı yüzde 15.7’ye geriledi. Böylelikle Palma oranı rekor bir noktaya 2.23’e geldi” diye yazıyor.

İŞ DÜNYASI UYARIYOR: TOPLUMSAL YAPI TAHRİP OLUYOR

İş dünyası da gelir adaletsizliğinden rahatsız… TÜRKKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin gelir dağılımında bozulmaya yol açtığını, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun alarm verdiğini belirterek şöyle dedi:

“Eşitsizlik, bölgesel dağılımda ve bölgelerin kendi içinde de kendini gösteriyor. En zengin bölgenin en zengin yüzde 10’u ile en yoksul bölgenin en yoksul yüzde 10’u arasında 55 kat fark var. Zengin bölgeler daha zengin, yoksul bölgeler daha yoksul oluyor. Bu fark da toplumsal yapıyı tahrip ediyor, ülke olarak birlik duygusunu zedeliyor.”

ZENGİNE DAHA ÇOK VERGİ: MİLLİ GELİRDEN PAY YÜZDE 45 ARTTI, VERGİ ÜÇTE BİR AZALDI

Küresel yoksulluğun azaltılmasına odaklanan İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu Oxfam, sürekli uyarılarda bulunuyor. Ocak ayındaki araştırmasında, sayıları 4.77 milyarı bulan en yoksul kesimin (dünya nüfusunun yüzde 60’ı) servetinin geçen yıl yüzde 0.2 gerilediğini, buna karşılık dünyanın en zengin beş iş insanının servetinin 2020’den beri iki kattan fazla arttığını bildirdi.

Bu noktada, zenginlerden ve büyük şirketlerden daha çok vergi alınması tartışmasına geçelim.

Oxfam, Şubat sonunda Brezilya’nın Sao Paulo kentinde düzenlenen G20 Maliye Bakanları toplantısı öncesinde yayımladığı yeni araştırmasında, “2022’de G20 ülkelerindeki en zengin yüzde 1’lik kesim, 18 trilyon dolar gelir elde etti ve bu kesimin milli gelirden aldığı pay son kırk yılda yüzde 45 arttı” diyor ve ekliyor: “Aynı dönemde, gelirlerine uygulanan en yüksek vergi oranları kabaca üçte bir oranında düştü.”

G20 ÜLKELERİNDE HER BİR DOLAR VERGİNİN SADECE 8 SENTİ SERVET ÜZERİNDEN

Oxfam, şöyle sürdürüyor:

“G20 ülkelerinde toplanan vergi gelirlerinin her bir dolarının sadece 8 sentten azı servet üzerinden alınan vergilerden geliyor. Mal ve hizmet vergilerinden her dolar başına 32 sentten (servet vergisinin dört katından fazla) fazla vergi alınıyor. Gıda ve diğer ihtiyaçlara uygulanan vergiler, vergi yükünün daha fazlasını düşük gelirli ailelerin üzerine bırakıyor. G20’nin en zengin bireylerine uygulanan yüzde 5’e varan mütevazı bir servet vergisi yılda yaklaşık 1.5 trilyon dolar getirebilir.”

KİMİ ZENGİN DE VERGİDEN YANA, AŞIRI ZENGİNLİK ‘DEMOKRASİYE TEHDİT’ DİYOR

Küresel iş dünyası daha fazla vergiye de karşı değil gibi… İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, öncesinde yayımlanan ve G20 ülkelerinde yapılan ankete göre, dolar milyonerleri servet üzerinden daha yüksek vergi alınmasını destekliyorlar.

Şaşırtıcı ankete göre, milyonerlerin yaklaşık dörtte üçü servet üzerinden alınan vergilerin artırılmasını destekliyor, yarısından fazlası da aşırı zenginliğin “demokrasiye tehdit” olduğunu düşünüyor.

BREZİLYA SERVETE VERGİDE ÖNE ÇIKTI, YENİ BİR KÜRESELLEŞME ÖNERİSİ

Sao Paulo’daki G20 Maliye Bakanları toplantısında, Lula da Silva liderliğindeki Brezilya, iddialı bir hedef ortaya koyarak ev sahipliği fırsatını değerlendirdi.

Brezilya Maliye Bakanı Fernando Haddad, açılış konuşmasında, iklim değişikliği ve kötü dağıtılmış zenginlik gibi ikiz tehditleri ele alan “yeni bir küreselleşme”nin zamanının geldiğini belirterek, “En zengin yüzde 1, dünyadaki finansal varlıkların yüzde 43’üne sahip ve insanlığın en yoksul üçte ikisiyle aynı miktarda karbon salıyor. Hiper finansallaşma dünyanın en zenginlerine giderek daha karmaşık vergi kaçakçılığı biçimleri sağladı” dedi.

Haddad, yaygın vergi kaçakçılığıyla mücadele etmek amacıyla ülkelerin süper zenginlere yönelik küresel bir vergi uygulaması gerektiğini vurgulayarak, bu az sayıdaki kişinin, toplumların ve gezegenin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunabileceğini ifade etti.

EN ZENGİNLERE SERVETİ ÜZERİNDEN YILLIK KÜRESEL ASGARİ YÜZDE 2 VERGİ UYGULAMASI

Brezilya, küresel servet vergisi konusunda önerisini tam olarak açıklamadı. Ancak milyarderlerin servetlerinin vergilendirilmesi konusunda dünyanın önde gelen savunucularından biri olan Fransız ekonomist Gabriel Zucman’ı São Paulo zirvesine davet ederek bazı ciddi ipuçları da verdi.

Zucman ve Paris merkezli AB Vergi Gözlemevi’ndeki ekibi geçen yıl, dünyanın en zenginlerinin serveti üzerinden yıllık küresel asgari yüzde 2 vergi uygulanması çağrısında bulunmuştu.

Brezilya, geçen yıl zenginlerin offshore yatırımlarını yüzde 15 vergiye tabi tutan dönüm noktası niteliğinde bir yasayı yürürlüğe koymuştu.

BIDEN, ŞİRKETLERE VE ZENGİNLERE YÖNELİK VERGİ ORANLARINI ARTIRMAYI PLANLIYOR

Zengine vergi yine dünyamızın en yakıcı ve tartışmalı konusu olacak. ABD bile zenginden daha fazla vergi almanın yollarını arıyor. Başkan Joe Biden, 7 Mart’ta yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında, şirketlere ve zenginlere yönelik vergi oranlarını artırmayı planladığını söyledi.

2025 bütçesinin bir parçası olarak önerilen zenginler ve büyük şirketlere yönelik vergileri arttırma planı, bütçe açığını 3 trilyon dolar azaltmayı ve düşük gelirli kesimlere vergi kolaylığı sağlamayı hedefliyor.

Buna göre, kurumlar vergisi oranı yüzde 21’den 28’e yükseltilecek. Serveti 100 milyon doları aşanlardan “milyarder vergisi” de denilen yüzde 25 asgari gelir vergisi alınacak, bir milyon doların üzerinde geliri olan yöneticilerden daha yüksek gelir vergisi alınacak.

Zenginlerden ve büyük şirketlerden sağlanan vergi katkılarıyla yılda 400 bin doların altında kazananlara vergi indirimleri ve diğer sosyal destekler devam edecek.

MEHMET ŞİMŞEK’İN GÜNDEMİNDE KURUMLAR VE GELİR VERGİSİ ARTIŞI YOK

Zengine, servete daha çok vergi dünyanın gündemindeyken, bizim Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek ne dedi, aktarayım:

“Kurumlar vergisini artırmayacağız. Gelir vergisini artırmayacağız. KDV genel oranlarını artırmayacağız. İstisnalar varsa, indirimli olanlar var ise bunu gözden geçireceğimizi zaten söylemiştik. Motorlu Taşıtlara ilave bir oran gündemimizde değil. Seçim sonrasında harcamalarda tasarruf, kayıt dışılıkla mücadele ve vergide istisnalar ile indirimleri gözden geçirmeyi planlıyoruz.”

Anlaşılan; vergi politikasına hafif bir makyaj…

TOPLUMDA SİYASETTEN SOĞUMA VE BEZGİNLİK HAKİM

Aslında, tüm adaletsizliğin, yoksulluğun, sessizliğin, tepkisizliğin nedeni; gündelik yaşamın otoriterleşmesi, çok sesli, çok renkli bir toplum umudunun rafa kalkmasıdır.

20 gün sonra yerel seçimler yapılacak ancak geniş halk kitlelerinde siyasetten inanılmaz bir soğuma, sessizlik, bezginlik, tükenmişlik var.

En düşük emekli aylığının, açlık sınırının yüzde 62’si kadar olmasına kimse ses çıkarmıyor. Son 20 yılda emekli aylıklarından buharlaşan 5.5 çeyrek altına zerre kadar tepki yok. “Paramız yok, emekli aylıklarına 7 bin lira eklersek, bütçeden 1.4 trilyon gider, memur maaşlarını ödeyemeyiz” diyorlar. Tamam, tartışma kapanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir